Displaying: 121-124 of 124 documents

Show/Hide alternate language

0.062 sec

121. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 10 > Issue: 1
Melike Molaci Melike Molaci
Stoa Felsefesinde Düşler ve Düş Görenler
Dreams and Dreamers in Stoic Philosophy

abstract | view |  rights & permissions
Antikçağ insanı için düş görme bugün anlamakta hayli zorlanacağımız bir deneyimdi. Düşlerin, düş görenlerin ve düşleri yorumlayanların doğası Antikçağın sıradan insanları için olduğu kadar filozoflar, bilginler ve bilgeler için de merak konusuydu. Düş görme deneyimini araştıran Antikçağ filozofları birbirinden oldukça farklı sonuçlara ulaşmışlardı: Bir yanda düş görmeyi mistik bir deneyim, düşleri yorumlamayı da ustaca yahut kahince bir iş sayanlar vardı, öte yanda bunun aksini düşünen, hem düşlerin tanrısallığını hem de düş yorumculuğunu reddeden filozoflar bulunuyordu. Bununla birlikte bu karşıt kutupları uzlaştırmanın bir yolunu bulmuş görünen bir Antikçağ okulu, Stoacılık vardı. Stoacılar düşlere ve düş yorumculuğuna ilişkin yaklaşımlarıyla her iki görüşü de belirli bakımlardan benimsemiş, kehanete ve onun özel bir türü olan düş yorumculuğuna dair kuramlarıyla hem akla hem de inanca yer açmanın yollarını aramışlardı. Stoacıların bu konu hakkındaki görüşleri bugün için tali ve belki de anlamsızdır, fakat Antikçağ filozoflarının böyle bir konu hakkında ne düşündüklerini ve nasıl bir yol bulduklarını anlamaya çalışmak bilimle sözde bilimin, mistisizmle fizyolojinin, akılla inancın sınırları üzerine düşünmemiz için bir çağrıdır. Dolayısıyla bu çağrıyı dinlemek ve Stoacı düş görme deneyimini ayrıntılı olarak incelemek bu yazının amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda yazıda “bilimsel bir mistisizm” ya da “mistik bir bilimcilik” şeklinde tanımlanmaya olanak veren Stoacı yaklaşım incelenmekte ve bunun tutarlı bir düşünme olup olmadığı tartışılmaktadır.
122. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 10 > Issue: 1
Deniz Kundakçi Deniz Kundakçi
Katıksız Bir İrade Yarışı: Aristophanes’in Atlılar Oyununda Demokratik Rejimin Reformlarla Düzeltilebileceğine İlişkin Beklentisi Üzerine
A Competition of Pure Will: On Aristophanes’ Expectation of Amending the Democratic Regime with Reform in the Knights

abstract | view |  rights & permissions
Atlılar oyununa yansıdığı şekliyle Aristophanes’e göre, Atina demokratik rejimi mevcut tüm kusurları ve demos’un aldığı yanlış kararlara rağmen; düzeltilemez yapısal problemlere sahip değildir. Rejim, özellikle Perikles sonrasında, kent idaresinde daha önce hiç söz sahibi olmamış ve ticari etkinliklerle sonradan zenginleşen yeni toplumsal tabakaların yönetiminde büyük bir yara almaktadır. Başta Kleon olmak üzere kendisini demos ile özdeşleştiren; ancak demos’a önderlik etmek veya kamu yararını düşünmek yerine; sadece kendi çıkar ve kazançlarını düşünen demagoglar, yönetimin hâlihazırdaki problemli durumunun temel sebebi olarak görülmektedir. Demos, seçilen yanlış liderler tarafından aldatılmaktadır. Aristophanes Atlılar oyununda komedya türünün kendine has özelliklerini de kullanarak bir yandan seçilmiş bu halk liderlerini çeşitli gerekçelerle tahkir etmekte; diğer yandan da Atina idaresinin eski zamanlardaki görkemine kavuşabilmesi için reformcu bir tutum sergilenmesi gerektiğine inanmaktadır. Reformun genel içeriği ise, demos’un Atina’yı ihtişamlı tarihi boyunca destekleyen soylu sınıflara yüzünü dönmesi ve Kleon gibi yeni tip liderlere ise bir an önce sırt çevirmesinden oluşmaktadır. Atlılar bu açıdan bir yandan iktidarı temsil eden politik sınıflar arası kırılmaya işaret ederken, diğer yandan da yeni tip politikacı tipolojisinin eleştirisine soyunmaktadır. Bu makalede, seçkin Atinalı bir şair olarak Aristophanes’in, Atlılar komedyasından hareketle Atina idaresinin M.Ö. 5. yüzyıldaki politik durumu ve şairin idareye yönelik beklentileri sorgulanmaya çalışılacaktır.
123. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 10 > Issue: 1
Didar Deniz Altinkaya Didar Deniz Altinkaya
Bilimde Değerlerin Rolü ve Feminist Duruş Noktası Teorisi
The Role of Values in Science and Feminist Standpoint Theory

abstract | view |  rights & permissions
Bilimde değerlerin rolü, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Bilimin değerlerden bağımsız olması gerektiğini savunmak, esasen, bilimin nesnelliğini ve güvenilirliğini savunmak anlamına gelmiştir. Feminist bilim felsefecileri, bu idealin, aslında kadınlığın dışlanması yoluyla inşa edildiğini açığa vurarak, bilimde değerlerin rolü tartışmasına farklı ve çok önemli bir yön kazandırmışlardır. Bu çalışmada, feminist bilim felsefesi içinde önemli bir pozisyonu işgal eden feminist duruş noktası teorisine yönelik bir incelemeden hareketle, etik ve politik değerlerin bilimin ayrılmaz bir parçası olmakla kalmayıp, bilimin gelişmesine katkıda bulunabileceği savunulacaktır. Ayrıca belli türden değerlerin bilime dahil edilmesinin yalnızca bilim üzerinde değil, aynı zamanda değerler alanı üzerinde de olumlu etkileri olacağı ileri sürülecektir.
124. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 10 > Issue: 1
Tolgahan Toy Tolgahan Toy
Çevre-Merkez Modeli Üzerine Bir İnceleme
A Review of Quine’s Center-Periphery Model

abstract | view |  rights & permissions
Mantıkçı pozitivizm, inançlarımızı olgusal olanlar ve seçtiğimiz dile dair olanlar olmak üzere iki gruba ayırmaktadır. Sayı sistemleri, fizikalist bir dil, vs. dünya üzerine konuşabilmek için seçtiğimiz dillerdir. Bu diller aracılığı ile olguları, dış dünyayı ifade etmekteyiz. Olgulara dair yargılarımız sentetik olarak sınıflandırılmaktadır. Mantıkçı pozitivistler, seçtiğimiz dillerle ilgili olan önermeleri ise analitik olarak sınıflandırmaktadırlar. W.V.O. Quine, bu ayrımın temelsiz olduğunu iddia ederek, inançlarımızın dilsel/olgusal diye sınıflandırılmadığı bütünsel bir model geliştirmiştir. Ancak, Quine’ın modelinde analitik sentetik ayrımını çağrıştıran başka bir ayrım bulunmaktadır: çevre-merkez ayrımı. İnançlarımızın bir kısmı olgularla doğrudan temas halindeyken, diğerleri ağın görece kapalı bir noktasında yer almaktadırlar. Gila Sher, Quine’ın modelinden analitik sentetik ayrımını tamamen çıkarmanın yolunun modeli dinamik bir hale getirmek olduğunu iddia etmektedir. Dinamik modelde, önermeler bağlama göre ağın farklı noktalarında konumlanmaktadırlar. Çalışmamızda, çevre-merkez eksenli olmayan alternatif bir model önerilmektedir. Diğer bir ifadeyle, önerdiğimiz modelde, ağda bulunan inançların arasında, dış dünyayla etkileşimleri açısından, bir fark bulunmamaktadır. Modelimiz iki açıdan çevre-merkez eksenli modelden daha avantajlı durumdadır. Birincisi, Quine’ın karşı çıktığı analitik sentetik ayrımının hiçbir şekilde izlerini taşımamaktadır. İkincisi, Quine’ın pragmatizm teziyle daha uyumludur.